Gezi Hareketinin Baş Mimarı Y Nesli

Bireyler yaşadığı dönemin coğrafyasının yarattığı imkanlar doğrultusunda bir takım avantaj ve dezavantajlara maruz kalarak yaşam sürerler. Bunlar dikkate alınarak Türkiye'de x,y ve z olmak üzere size üç kuşaktan bahsedeceğim. Kısaca özetlersek;


X kuşağı: 1965-1979 yılları arasında doğmuşlardır. Türkiye'nin bulunduğu karışık durum, iletişim araçlarının ve teknolojinin az kullanımı doğrultusunda; içe kapanık, otoriteye saygılı, çalışkan bireylerdir. Biatçı, sermaye toplumunun istediği modeldir. 

Y Kuşağı: 1980-1999 yılları arasında doğmuşlardır. Ergenlik yıllarında Türkiye'nin siyasi durumu fazlasıyla rahattı. Ekonomik anlamda daha iyi koşullara sahip olan bir kuşak olan Y nesli aynı zamanda teknolojinin gelişimiyle haberleşme, iletişim araçlarının doğumuyla beraber büyüdüler. İlk cep telefonunu, bilgisayarı kullanan nesil olan Y neslini daha çok şu şekilde tanımlayabiliriz. 

  • Global dünya ile uyumlu bir çok kültüre çabuk adapte olabilen, aidiyeti düşük.
  • Teknoloji ile haşır neşir ve bir çok teknolojik aletin altyapısını kafasında canlandırabilen.
  • Özgürlükçü, otoriteye kolay karşı gelebilen, mülk edinmeye çok fazla önem vermeyen.
  • Sorgulamadan bir çok şeyi yapmayan, ("Neden" kelimesinin ingilizce karşılığı olan "Why" kelimesinin son harfinden esinlenerek türetilmiştir.) bu nedenle iş alanında adaptasyon sorunları yaşayan.
  • Kullandığı iletişim araçları sayesinde, çabuk düşünebilen, yaratıcı, 
  • Birden fazla dil konuşabilen, birden çok kültüre aynı anda hayranlık besleyebilen.
Z kuşağı: 2000 sonrası doğan, genellikle duygusal ve içe kapanık bireyler.

Gezi dayanışmasının, direnişinin, hareketinin itici gücü, baş mimarı olan Y nesli aslında anarşist ruhlu bir neslin baş kaldırısıydı ve gerçek potansiyellerini ortaya koyabildikleri, sonsuz özgürlüğün sınırlarında dolaşma imkanı bulabildikleri ilk deneyimleriydi. 

Sermaye ekonomisinin bugün doğurduğu terörizm de bu toplumsal kuralların bu iç dinamikle örtüşmemesinden kaynaklanıyor. Tabi ki bunun içerisinde yoksulluk makasının ucunun da hızla açılmaya devam etmesinin de etkisi var. Aynı zamanda toplumsal olarak başka kültürlerden rahatsızlık duymayan bireyleri, bunlardan ciddi rahatsızlıklar duyan bir neslin yönetmesi de var. Tek tipleştirme başka tiplerin üzerine yöneltilen bir hareket olduğunda bile zıt kutuplardan artık tepki görebiliyor. Cidden Y kuşağı kimsenin dini, dili veya etnik kökeniyle ilgilenmiyor. 1930 ve 1950 arasında Sovyetler Birliğinin hat safhaya ulaştırmaya çalıştığı sınıf bilinci bu kuşağın sırtında daha yükseğe ulaşıyor. Aşırı milliyetçilik ve ırkçılık artık bütün çabalara rağmen tarihin karanlık sayfalarına gömülmek üzere hızla düşüyor. 




Bu kuşak çatışması içerisinde yazımı Umut Sarıkaya'nın "Gel lan Gezelim." yaklaşımıyla bir örnek vererek bitirmek istiyorum. 

Umut Sarıkaya okuyucu "Gel lan Gezelim." diyebileceği kişiyi kendine yakın buluyor ve onu okuyor demişti bir röportajında, şimdi soruyorum bu cümleyi Recep Tayyip Erdoğan'a Y neslinin yüzde kaçı sarf edebilir ya da gezerken bu işten Y nesli ne kadar zevk alabilir?

                                                                               Teşekkür Ediyorum.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

merhaba yazınız çok güzel olmuş. işini görüp çıkanlardan olmamak adına değil gerçekten öyle olduğunu düşündüğüm için. ama işim de var: bu "gel lan gezelim" karikatürün son parçası gibi ve hangisine ait olduğunu bulamadım. biraz yüzsüzce sizin kestiğinizi düşünüp, yorum olarak sormak istedim. kusura bakmayın ve teşekkürler şimdiden. öbür yazılarınıza da göz atıyorum. iyi akşamlar.

İcimdekiseslilharfler dedi ki...

"Gel lan gezelim." bölümü sizin yorumunuza açık kalması nedeniyle kısa kesilmiş bir bölümdür.

Yorum Gönder

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Multimedia Updates

Teşekkürler

Bizi takip edin.